Kibritci Kiz masalindan aslinda hic hazzetmem, hatta kendisi cocukluk travmalarimdan biridir. Hangi akli basinda cocuk hikayesi yazari -Kemalettin Tugcu’yu es geciyorum bu sorunun amaci dahilinde-boylesine ic karartici bir hikayeyi Noel hikayesi diye yazar bilemiyorum.
Ama cocukken de bugun de, bazen kendimi o Kibritci Kiz zannettigim olurdu; ozellikle cok istedigim, olmasi icin cok calistigim bir seyi olunca, aslinda bir yerlerde soguktan donmak uzereyken uykuya daldigimi ve ruyamda mutlu oldugumu gordugumu dusunurdum.
New York’ta geride biraktigim 15 ay yine yeniden ayni hislere burunmeme yol acti, bu sabah uyanip ayin 27’sine geldigimizi gorunce aklima ilk gelen Kibritci Kiz masali oldu.
Oyle midir acaba, aslinda bir yerlerde donmak uzereyim, ve mutlu bir ruyaya mi daldim?