Sevgili Beyrut,
Nasilsin? Neler yapmaktasin Agustos 13’den beri, hemen lafa girip sormak istiyorum sen de ozledin mi beni benim seni ozledigim kadar?
Gozlerin sokaklarinda hayranlikla gezen beni ariyor mu? Seni benim kadar iyi anlayabilecek birinin daha olmadigini dusunuyor musun sen de? Ben sende bir parcami biraktigimi dusunurken, sen bana bir parcani katip, o parcayi benimle her yere tasimami sagladigini dusunuyor musun?
Bazen durup dururken aklina dusuyor muydum ben de senin? Hamra’da bir kahvede kahve icen kumral bir kadini ben saniyor musun, ya da afiyetle ve gulumseyerek humus yiyen kucuk bir cocukta benim heyecanimi goruyor musun? Cuma gunleri Al-Dahiya’da kilinan Cuma namazini hayranlikla izledigim icin bana hala gulumsuyor musun? Peki tanklardan, asik suratli ve kocaman silahli askerlerinden korkmadigim icin biraz salak oldugumu -bunun cesaretle bir alakasi olmadigini dusundugunu biliyorum- dusunuyor musun hala, yoksa aslinda herseye ragmen sana tutkuyla baglandigim icin benimle gurur mu duyuyorsun?
“Beyrut’ta yasayamam” dedigim icin bana kizgin misin? Yoksa “Beyrut’ta yasayamam ama omrunun geri kalan her yilinin bir kismini Beyrut’ta gecirmek isterim” dedigim icin kendini ozgur mu hissediyorsun? Boylece aramizdaki tutkunun hic bitmeyecegini sen de benim kadar hissediyorsun degil mi? Benim icin onemli olan herkesi seninle tanistirmak istedigimi de biliyorsun degil mi, ve onlarin seni begenmesinin onemli oldugunu bildigin kadar, senin de onlari sevmenin benim icin ne kadar onemli oldugunu biliyorsun degil mi?
Evlerine asik oldugum sehir, seni ozledim!
E.