Tam olarak iki sene once yine bir 26 Agustos gunu yapmistim Istanbul-New York seferimi. Iki sene once aklimda binbir turlu hayalle gecirmistim yolculugumu, iki sene sonra o hayallerin en onemlisi gercek olurken beraberinde endiseler de getirdi.
Guzel bir tatilin ardindan bindim bu sefer ucaga, Alacati’nin sakin zamaninda yapilan bir tatilin hemen ardindan. Denize, suya ve sakinlige doyulan bir tatilin hemen ardindan geldim New York’a. Guzel bir yaz gecip gitti, Morrissey konseri, Londra, Madrid, Unye, Fatsa, Cesme derken, iyi kitaplar okudum, guzel sarkilar dinledim, cok guzel yedim. Sevdigim ve yanimda olmasini istedigim yanlarinda olmak istediklerim insanlarla cogu kez Istanbul’da bazen Londra’da bazen Madrid’de bazen Cesme’de bazen Unye’de bazen Fatsa’da bazen whatsapp’de bazen BBM’de cogunda ev sicakliginda cok guldum, cok konustum, cok eglendim.
Birinci ay yazimda demisim ki “Sonra bazen,kimi insanlari hayatindan cikarmanin ne kadar onemli oldugunu anladim,zamani gelenin gonderilmesi gerektigini gordum,ama kavga ve dovusle degil kibarca bir daha karsilastiginda selam alip selam verebilecek denli medenice.” Cok dogru demisim, dedigimi de yapmisim kendimi takdir ettim bu konuda.
Bu yazdan bana kalanlardan onerilerim ise, Alacati’da Beyevi Otel’de kalin, Nil’i dinleyin, Poor Economics okuyun ve Unye’de Atik Otel’i ziyaret edin.
Evimi yerlestirirken annemin sesi cinladi kulaklarimda, doktora sinifim ile tanisirken kardesimin sesi vardi kulaklarimda ve bir hocam “Ogrenimizin, egitiminize karismasina izin vermeyin” diyerek Mark Twain’den alinti yaparken babam seslendi bana.