“Ve hayattaki en buyuk mutluluk bu dunyanin sahidi olmakti”[1]
17 Nisan 1984 yilindan beri, Allah’a cok sukur, bu dunyanin sahidi olmaya calisiyorum. Bu sahitlik sirasinda hayatin bana iyi davrandigi kesin. Benim de bana sunulanlari caliskanlikla, bitmek bilmeyen bir merakla, cok dusunerek, ve hep sukrederek en iyi sekilde kullanmaya calistigim da asikar — buyumek biraz da kendine saygi duymakmis.
Bu sahitlik sirasinda yanimda olup hakkini odeyemecek olduklarima bir tesekkur bu yazi. Ocak ayinda hayatini kaybeden cok sevgili hocam George Downs’un cenazesi ve anma toreni sirasinda cok sevdigim ve saygi duydugum bir baska hocam Bruce Bueno de Mesquita’nin son zamanlarinda arkadasi George’a tesekkur etmek icin yazdigi yazi, ve bu yazinin hikayesini dinledigimden beri dogumgunumu ve sahitligime “eslik” edenlere tesekkurlerimi sunmayi bekler oldum. Bazen bire bir zaman ayiramiyor olsam dahi sizlere, bu tesekkur notunu kabul ediniz.
Annem… Nam-i deger beni bu dunyaya getiren, getirdigi andan itibaren dualarini, evhamini, sevgisini, elestirisini, yoldasligini, catismasini, kahkahasini, gozyasini, degerlerini, karsi olduklarini, ideallerini, fedakarliklarini uzerimden, aklimdan, ruhumun en derinliklerinden eksik etmeyen kadin. Yirmi dokuzu otuza baglayan yilin, geriye donup bakinca cok onemsiz ama icinden gecerken ruhumu daraltan, nahos anlari her sabah sesini duysam gecmezdi. Biliyorum cok uzuldun anne, ozrumu de tesekkurumu de kabul et bu yuzden.
Babam… Kendisinin benim icin ne ifade ettigini asla kelimelerle tarif edemeyecegim, dunyaya gelmemin diger sebebi. Yalan yok kolay bir dinamik degil aramizdaki, Allah’in cok az insan bahsettigi zekaya sahip bir adamin kizi olmak kolay degil, hele ki benim gibi surekli olarak bu hayatta sevdiginiz kimselerin onayina ihtiyac duyuyorsaniz. Fakat bu dinamigi kolaylastiran yine babam, doktora kabulum geldiginde “Hayatini kendinden baska kimseyi gururlandirmak icin yasamayacaksin. Seninle gurur duyduguna emin olman gereken tek kisi yine kendinsin” diyerek bana bu uzun yolculugun en onemli dersini hediye eden adam. Bu gectigimiz otuz bir yil asla ayni olmazdi, eger hep bir telefon kadar uzagimda oldugunu bilmeseydim. Tesekkurlerim Turkiye denilen yalniz ve guzel ulkenin azinlik “baba”larindan biri oldugun icin sana.
Huseyin…Hayatima girdigi bin dokuz yuz seksen yedi senesinden beri hic sektirmeden “kardesim”. Bu dunyada kendisi icin karsima almayacagim, alamayacagim kimsenin olmadigi adam. “Adamligina” degil “insanligina” kefil oldugum minik feministim, en buyuk sirdasim, en yakin arkadasim, canimin diger yarisi. Dogdugu gunden beri kahkahalarimin, cigliklarimin, gururumun, endiselerimin, sevinclerimin, kizginliklarimin, gucumun, gucsuzlugumun en buyuk muessibi. Sana tesekkurlerim bana kendime gelmemi salik veren her minicik adimin icin, insanligin, adaletin ve hakkaniyetin icin.
Anneannem, babaannem, dedem ve hic gormedigim ama hayatimin her donum noktasinda ruyama giren, insallah, doktora tezimi ve doktorami kendine adayacagim Huseyin Dedem Sonsuz destekleri, bitmek bilmeyen umutlari, dunyanin sekizinci harikasi olduguma inanclari icin. 3 aylikken de, 3 yasindayken de, 30lu yaslarimindayken kosulsuz simartildigim pembe kabarcikli masal diyari icin tesekkurler size. Ve en onemlisi, kendi kulturel kodlarinizin ne cocuklarinizin ne torunlarinizin kulturel kodlari olmadigina sonsuz sayginiz icin tesekkurden fazlasi gerekir, elimden daha fazlasi gelmez ama sizi kulturel kodlari ile yargilayabileceklerini zannedenlere bu hatirlatmayi saglayarak size ufak da olsa tesekkur edebilirim…
Ailem… Insanin hic bir uyesini kendinin secemedigi, uyesi olup olmamak, neredeyse, elinde olmayan herhangi bir topluluk gibi elbette ki disfonksiyonel olan kocaman ailem. En buyuk tesekkur sizlerin bu disfonksiyonellik icinde yolumu kaybetmem icin gosterdiginiz insanustu cabaya. Gunun sonunda sizinle olup da, mutlu olmadigim bir gun olmamasi kucuk capli bir mucize, erenlerden oldugunuza delalet dahi olabilir. Ayse Halam bana unutkanligin en buyuk sevgi belirtisi oldugunu ogrettigin icin, Teyzem Polyanna olmanin ne demek oldugunu gun be gun gosterdigin, hic yorulmadan umut ettigin icin, Hatice Halam bir kere bile cocukluk sanrilarim icin sitem etmedigin, bana sessiz sevginin ne kadar buyuk oldugunu gosterdigin, Yengem, mukemmeliyetciligin ile karisik sevgin ile beni hep daha ileriye tasimak uzre harcadigin caba icin, Dayim, masabasi tartismalarimiz, cesaretin ve her dustugumde ilk uzanan el oldugun icin, Halit Dayim, Halit Dayim oldugun, fazla soze gerek yok, icin, Ibrahim Dayim, kibarligin ve hepimize iyi bir insan olmanin erdemini ogrettigin icin, Burak, cocuklugumun diger yarisi oldugun icin, Nezaket, Aynur ve Fatma Halalarim; Huriye, Hurrem ve Seyhan Teyzelerim ve Deniz Ablam, beni kendi cocuklarinizdan, kendi yigenlerinizden bir kez dahi olsun ayirmadiginiz icin, “halam”, “teyzem”, “ablam”, “arkadasim” oldugunuz icin, Zeki Dayim ve Mehmet Amcam, sessizliginiz ardina sakladiginiz komediniz icin, Barbaros, Osman Nuri, Cemalcan, Mehmet Akif, Oguzhan, Sercan, Cansu, Suleyman, Gul, Selim,Caner, Ahmet Sabri, Gokhan, Melih, Merve Cankiz, Bengisu, Elif, Eda Nur, Fatma Zehra, Feyza cocuklugumuz, cocuklugunuz, kumsal arkadasliginiz, evcilik arkadasliginiz, populer kultur kaynakliginiz icin, Kubra, Zeynep, Sevde, Zeliha hosgeldiginiz ve cok senlendirdiginiz, bir de bana hic “gorumce” muamelesi yapmadiginiz icin, ve Benan, Demir, Mercan, Simal, Zehra Melek, Defne, Kaya, Masal, Hazar, Arya halanizin ve teyzenizin kucuk ordekleri kafilesinin yorulmaz yolculari oldugunuz icin tesekkurler.
Makbule… En cok seni nasil anlatacagimi dusunmem tesaduf degil, kelimelerin birbirini senin icin takip etmek icin zorlanmasi da tesaduf degil. Iyi ki varsin, Allah eksikligini gostermesin…
Burcu, Damla, Idil (Nam-i deger trifecta)… O whatsapp grubu olmasaydi onyedi mart ikibinondort gununu atlamazdim. Siz olmasaydiniz Sabanci’nin kampusu benim icin onemli olmazdi, Cesme Izmir’in bir ilcesi, kofte ekmek leziz bir yemek olurdu sadece. Pazar kahvaltilari sonuk, Big Chefs masalari muhabbetsiz kalirdi…
Tugce… Sen olmasaydin kendimi yalniz bir Batman sanirdim, sen bana Superman’in yoldasim oldugunu gosterdin. Dunyayi her seferinde yeniden kurtardigimiz sonsuz muhabbetlerimiz icin, beni daha Arya hayatimiza girmeden evinizin cocugu yaptigin icin, kabak yemeklerin icin, Izmirliligin icin ve hep gulumseyen gozlerin icin tesekkurler…
Burcu B… Dogumgununde de demistim yine diyorum “you are my person”. Ben hayatimda birinin ne ifade ettigini bu kadar anlatan baska bir soz obegi duymadim, senden ogrendiklerimin haddi hesabi yok su bes yilda, Unilever’de kisaca kesisen yollarimizin Think Café’de yeniden bulusmasina serefine, tesekkur ederim en acimasiz elestirmenin, en saglam destegim…
Mert Atik… Kankiiit dedim mi hemen bitiveriyorsun ya nerede olursan ol, hah iste o super bir guven duygusu, sagol kankit!
Ayda… Yalniz degil misim dunyanin haline bakip mideme kramplar girerken, tesekkurler!
“When we honestly ask ourselves which person in our lives mean the most to us, we often find that it is those who, instead of giving advice, solutions, or cures, have chosen rather to share our pain and touch our wounds with a warm and tender hand. The friend who can be silent with us in a moment of despair or confusion, who can stay with us in an hour of grief and bereavement, who can tolerate not knowing, not curing, not healing and face with us the reality of our powerlessness, that is a friend who cares.”[2]
Listening Bruce Bueno de Mesquita speak at George Downs memorial reminded me how lucky I am to have you in my life. My birthday gift to myself is to say thank you to all of you.
Maria… My theorist, my Italian, my silent enclave in the midst of a storm, my late found best friend, my partner in understanding world, my sartorial half thank you for everything and for all!
Elad… Your office was my safe space, now you moved up and our office is the safest. I ate your head off but you still like me, thank you!
Michael…The tea, words of encouragement, ever-present “how are you”s.. I do not know how to thank someone who masters the art of subtle best friendship, thank you!
Dominik… If it were not for your random but well-timed coffee invitations and following therapy sessions PhD life would have been mind-blowing, thank you!
Denis… My little brother away from home, you never stopped asking me how I feel with a smile, do not ever!
Umberto… Your words of encouragement meant and still means the world to me, thank you!
Saad… You are the bane of my existence who made PhD life tolerable, thank you!
Eric… Give me a hug, never stop giving me a hug!
Shana… My mom away from mom, thank you!
[1] Ihsan Oktay Anar, Puslu Kitalar Atlasi
[2] Henri J.M. Nouwen